15 Şubat 2015 Pazar

Planner, Day-Timer, Filofax, Organiser ne dersen de:-)

       

Bir çok ülkede fenomen olan bir alışkanlık akımına ben de dahil olmuş bulunmaktayım. ''Planner'' süsleme.. Zamanı verimli kullanmak için sürekli yapılcaklar listesi veya planlama yapan ben böyle birşeyi edinmem gerekiyordu. Kendim ''To do list'' şeklinde not defterlerine yazardım şunu unutma şunu şu saatte yap..şeklinde ama özellikle Asya ülkelerinde Amerika'da çok yaygın olan planner süslemeyi bir kırtasiye sever olarak düzenli olarak yapmaya başladım. 

 Bu planner bana taa Amerika'dan hediye geldi. Ablamın komşusu Bethany'e ablamla ikimiz birer tane ısmarlamıştık. Ama o bize hediye olarak verdi. Yani fiyatını bilmiyorum. Bana mor ablama bordo almış. Ben çok sevdim. Ekim sonu gelmesine rağmen yılbaşına kadar bekledim..   
1 Ocak 2015 den itibaren yazmaya başladım.  


Benimkinin markası Flavia. Ama genelde bu defterlerden en çok kullanılanı Filofax. Hatta marka defterin ismi gibi kulanılır olmuş. Kahveye nescafe, kağıt mendile selpak der gibi...  Bazen ben de filofax diyebiliyorum planner yerine.


Her ayın başlangıcına tüm ay için takvim şeklinde bir planlama sayfası var. Daha uzun vadedeki unutulmaması gereken şeyler planlar için mesela. Ya da bir ayın bir ön özeti gibi. Tarih yazmıyor. Her ay hangi gün başladığına göre ve kaç çektiğine göre kendin yazıyorsun.



Daha sonra gün gün ayrılmış bölümler geliyor. Her sayfayı çevirdiğinde bir hafta bitiyor. Yeni bir yedi gün geliyor. Günlerin arasını desenli bantlarla ayırıyorum. O güne dair yapılacak önemli şeyler veya hatırlatmaları renkli kalemlerimle yazıyorum. Bazen o yazdığım şeyle ilgili resim veya minik bir figür çiziyorum. Bir nevi illüstrasyon yapmaya çalışıyorum. Ya da o şeyle ilgili veya ilgili olmayan stickerlar yapıştırıyorum. Küçük postitler de yapıştırıp eklemeler yapabiliyorum. İşte kafama göre süslüyorum. Öyle çok vaktimi almıyor.. Yani hergün hergün oturup saatlerce uğraşmıyorum. Bazen 2-3 günü birden yazıyorum. Yazmak 5 dakikamı süslemek de 20-25 dakikamı alsa işte yarım saat civarı diyelim.. Yani külfet değil. Bana dinlendirici bir etkinlik gibi geliyo. Terapi gibi. Kitap okumak gibi.. Hem de dalgın ve unutkan olan ben daha planlı gidip yapılacakları unutmamış oluyorum. Defteri ara ara açıp bakmaya bile gerek duymuyorum. o günün kısmına onları yazıp bir de süsleyip renklendirince ne bileyim aklıma kazınmış oluyor.  

Burada da tarih yazmayışı hoşuma gidiyor. Kendim el yazımla kendi renkli kalemlerimle tarihi atmayı seviyorum. Veya o gün unutulup yazılamadığında veya boş ve plansız bir gün olduğunda o günün kısmı hiç bir şey yazmadan boş geçilebilir. Atlanabilir yani. 





Bazı sayfalarda böyle defterin kendinden desenli sayfaları var. Ama bunların harcinde açılıp kapanabilen dosya şeklinde defter olduğu için isteyen başka desenli renkli çeşitli sayfaları delgeçle delip ekleyebilir.  


En arkada ise adresler ve notlar kısmı var.



Bethany sağolsun bir de ablam ve benim için, içine böle kitapayracı şeklinde clipsler koymuş hediye olarak. Ayları ve kaldığımız yerleri belirtmek için.. Desenlerine bayıldım. Bir de ikimize de ikişer tane To Do List defterleri almış  (list pad). Arkası mıknatıslı olduğu için birini buzdolabına yapıştırdım. Mutfak için alıncakları yazıyorum aklıma geldikçe.



Bloğumda planner ın her ay aylık kısmını, her hafta haftalık kısmını ara ara yayınlamayı ve sizinle paylaşmayı düşünüyorum... Eğer siz de planner almak isterseniz Filofax Türkiye'de Nişantaşı Karum Kırtasiyede satılıyor. İşte burada TIK TIK...  Benimki yani Flavia sanırım Türkiye'de henüz yok. O veya daha birçok markanın organiserleri online satış sitesi olan BURADA mevcut. İnstagram'a, Pinterest'e veya Google'a filofax yazdığınızda birçok uygulanmış halini göreceksiniz zaten. Dediğim gibi filofax aslında planner'ın markalarından biri. Ama en çok kullanılanı olduğu için selpak gibi nescafe gibi ürün adı haline gelmiş..

En kısa zamanda Planner'daki  Ocak ve Şubat aylarımı paylaşacağım. Şimdilik hoşçakalın...  


4 Ocak 2015 Pazar

Kağıthane Houseofpaper 'dan hediyelerim vaaar!




Kırtasiye delisi olarak ben, ne kadar alsam ne kadar kırtasiye alışverişi yapsam doymam.. Özellikle bazı şeylere takığımdır. Defterler ve kalemler özellikle. Kağıthane Houseofpaper 'ın ürünlerine de bayılırım. Kırtasiye ürünlerini benim gibi seven ablam da bunu bildiği için bana ve kendisine Kağıthane Houseofpaper' dan çok cici ve kullanışlı defterler almış.


Biri ''To Do List'' şeklinde -ki çok fazla yaptığım bişeydir- ''Bu Hafta Yapılacaklar Listesi'' defteri. Artık hazırı var ve bunu kullanıcam. Heran heryere yapıştırabilirim. Okulda sınıfımda mantar panoma mesela, evde buzdolabına... Ben genelde ajandama yapardım yapılacaklar listesi. Şimdi böyle elimin altında olacak. Yazdığım sayfayı koparıp yanımda taşıyabilirim. 


Diğeri ise lila renkli kalp şeklinde defter. Sevgi defteriymiş. Çok tatlı. Çantama not defteri olarak da atabilirim, çünkü çok hafif, okuduğum kitaplardaki güzel sözler ve ayrıntıları da not düşebilirim veya almam gereken makyaj malzemesi, kozmetik bakım vs için kullanabilirim...bunun gibi birçok amaç için kullanılanılabilir. Benim herşey için ayrı defterim vardır. Tuttuğum defterin bir amacı bir içeriği olmalı. Karıştırmam herşeyi içinde. Neyse..
 İç sayfaları bile lila. Ben mor ve tonlarını çok severim zaten. Ablam bu yüzden bana mor tonlarında bi konsept yapmış. Kendisine de mint yeşili-mavi tonlarında almış. 



Bu arada Kağıthane Houseofpaper 'ın çantasını da çok sevdim. Ben karton çantaları çok severim. Neredeyse koleksiyonunu yapıyorum, gerekli durumlarda poşet çanta yerine bu tarz karton çantaları kullanmayı tercih ediyorum. Bunu da ayrı bi sevdim..kullanmaya kıyamayacağım sanırım... İçine sticker, cetvel, kitapayracı,  not defeterleri gibi malzemeleri koyup klasör gibi kullanabilirim... 

Bu arada Kağıthane Houseofpaper ın diğer ürünlerine de göz atmak isterseniz buradan tık tık..

Ablama çooook teşekkürler bu güzel jestinden ötürü..
HOŞÇAKALIN!! 




14 Aralık 2014 Pazar

Bitenler, Çöpe gidenler #2

 Yine biten ve kullanmayı bırakıp çöpe gidecek olan ürünlerim birikti. Yine her zamanki gibi makyaj ürünlerinden çok cilt temizliği, krem vs. olanlar.. Çünkü günlük hayatta çok fazla makyaj yapan bir insan değilim. Sadece rimel allık lip balm ile çıkıyorum hatta bazen. O yüzden benim makyaj malzemelerim uzun süre gidiyor, kullanım süresini aştığı için atıyorum genelde bittiği için değil..
                                                   

Yukardaki fotoğraftakilerden başlarsak...

BİTENLER
1. İntense AUTUMN FEELİNG duş jeli ( Bunu bana ablam vermişti. Yurt dışından gelmiş. Rengi pembe ve çok tatlı, kokusu da parfümlü olduğu için çok güzeldi. Tavsiye ederim ama Türkiye'de satıldığını hiç görmedim. Belki internet alışverişi olabilir.)
2.Nivea  Micellar Makyaj Temizleme suyu. (Benim makyaj temizleme ürünlerinden en çok sevdiğim marka Nivea dır. Bu temizleme sularını da seviyorum kremler sütler gibi yağlı hissi uyandırmıyo. Kullanışlı. Ürünü tavsiye ederim.Cildi de kurutmuyor. Nemlendiricili)
3.Palmolive Thermal Spa  ( Cilt yenileyici Hindistan cevizli duş jeli)
4.Gratis'e özel kendi ürünü. La ligne deodorant. Hem diğer deodorantlardan farklı olarak 200 ml. hem de çok ucuz. 3.5 tl miydi 3.95 tl miydi neydi... Tavsiye ederim. Bu bendeki soft&pearl kokusuydu. Çok güzeldi..
5.Rexona uzun süreli koruma sağlayan deodorant. Pudralı olmasına rağmen çok rahatsız etmedi. Ayrıca uzun süreli kuruluk sağladı... Ama yine de roll-on ları daha çok seviyorum..
6.Nivea AQUA Sensation Yüz Temizleme jeli. Bu ürünü defalarca kullandım. Bu kaçıncı şişe bilmiyorum. Çok memnun kaldım. Cildim çok hassas ve karma ve çok kuru olduğu için çeşit çeşit cilt ürününü deniyorum. Bu ürün memnun kaldıklarımdan. Ama şimdilik başka bir ürünü tercih ediyorum. Onu da blogda paylaşıcam.
7. Parmex aseton. Zaten birçoğunun iyi bildiği bir ürün. Ojeyi çıkartması birçok markaya göre çok rahat. parfümlü olması da güzel.  Ayrıca da elleri fazla kurutmuyor.
8. Schwarzkopf GLİSS şampuan. (Boyalı ve röfleli saçlar için. Sıvılaştırılmış keratin içeren ve onarıcı serumlu. Bu şampuanı aslında bi seyahate gittiğimde kendi şampuanımı unuttuğum için almıştım. Bence fena değil.)
9. CACHAREL NOA EDT Severek kullandım bu parfümü. Terkrar alabilirim. Bu boyu 30 ml olduğu için çantada rahat taşınıyo. Çiçek-baharat-beyaz misk-kahve gibi geniş koku karışımından oluşan, kışın rahatlıkla kullanılabilecek bir koku.
10. Rebul jasmine parfümlü kolonya. Rebul un kolonyalarını seviyorum. Bu küçük boyu da çantamda taşıyorum. Arada ferahlatmak için ideal. Bu seferki yaseminli olanıydı.
11. Lanvin parfümlü vücut losyonu. Thy ile seyahat edenler bilir. Orada verilen paketlerin içinden çıkıyor. Hala var mı bilmiyorum. Ama çok akışkan ve kolay emilen bir krem. bu minik boyun büyük boyunu almayı düşünüyorum. Çok memnun kaldım.
12. Flormar Spider Lash mascara. Örümcek etkisi ismini hakediyor. Çok beğenerek kullandım. Kirpikleri uzun gösteriyor. Ben her zaman iki maskara kullanırım. Yani şöyle önce uzatıcı bir tane sürerim üzerine volum verici sürerim...   Biri mutlaka ya Avon shock maskara olur ya da bu flormar spider lash olur. Diğeri daha değişken olur.
13.Nivea invisible black&white beyaz ve sarı leke yapmayan roll on.  Hala denemeyen varsa mutlaka bu ürünü deneyin. çok farkediyo. %100 leke yapmıyo diyemem ama kesinlikle bu konuda daha rahat kullanılan bir roll on.
14. Naomi Campbell vücut losyonu. Promosyon bir üründü. Genelde ben böyle etkisini bilmediğim tanımadığım kremleri ayaklarıma sürerim. Yada saç boyarken alnıma enseme filan sürerim boya bulaşmasın diye. Bunu da o şekillerde kullandım.
15. Bepanthol vücut losyonu. Bu losyonu banyoda kullandım. Ürünlerimin bir kısmı banyoda duş kabininin içindedir. Duş sonrası vücuduma kullandım. Dirsek boyun diz kapağı ayak altı gibi kısımlara sürdüm. Üşenmediğimde ise tüm vücuduma sürdüm. Nedense bilmem bu markaya çok güveniyorum. Yılların klasikleşmiş markası olduğu için heralde daha bir içim rahat kullanıyorum. Tıpkı nivea gibi. O yüzden bu iki marka olmazsa olmazlarımdandır.
16. Loreal Elseve onarıcı yapılandıcı saç bakım spreyi. Krem diyor ama sprey gibi sıkılarak kullanılıyor. bu bakımdan kullanışlı. Devamlı saç boyadığımdan ara ara böyle saç bakım ürünleri kullanırım..
17. Excipial Hydro ( Yine bir vazgeçilmezim olan ürün. Bu kremi daha çok yüzüme kullanıyorum. Daha önceki bitenler postumda da paylaşmıştım. Bu seferki de ''hydro'' yani su bazlı olanından. Ama artık kış geldiği için ''lipido'' yani yağ bazlı olanından alabilirim... Eczanelerde satılıyor. Reçetesiz alınabilirliği var. Kozmetik reyonlarında veya parfümerilerde bulamazsınız. Bu yüzden güvenle kullandığım sevdiğim bir marka. Hatta cilt doktorları bile yazabiliyor hastalarına..
18. Burberry Brit vücut losyone. Burberry parfümüyle birlikte aynı pakette satılan bir ürün. Parfümü alan ablam bu losyonunu bana vermişti. Yine aynı şekilde banyo sonrası kremlenirken kullandım. Kokusu güzel emilimi iyi..
19. Papilion ıslak mendil. En sevdiğim ıslak mendil. Evde hariçten kullandığım ıslak mendil de bu, aynamın önünde duran makyaj yaparken veya elime yüzüme gerektiğinde sürdüğüm ıslak mendil de bu. Alkolsüz ve parabensiz olması, 5.5 ph değerinde olması, mendillerinin yumuşak ve büyük olması ve de kokusunun diğer ıslak mendiller gibi rahatsız edici olmaması sebep. Evet kokusu çok güzel. Çıkarıp biyeri sildiğim zaman oda kokusu gibi hoş bir koku salıyor eve... Tavsiye ederim.



ÇÖPE GİDENLER
1. Nivea İnvisible Black&White Anti-Transpirant. Roll on olmadığı için sabunsu hali bir süre sonra dökülmeye başlıyor bu ürünlerin. Zaten koptu ve sürerken çıkıp düşüyor. O yüzden çöpe gidiyor. Yani memnun olmadığımdan değil.
2.The Body Shop ürünü olan Watermelon Pasteque vücut losyonu. Hem çok fazla vücut losyonum var, hem kokusu kavunlu olduğu için sevemedim hem de uzun süredir benimle yani kullanım süresini aştı...o yüzden gidiyor..
3.OLAY gentle cleansers tonik. Aslında Olay in ürünlerini severim ama bu tonik cildimi kurutuyordu. Hep erteledim kullanmayı. Çok nadir aralıklarda kullandım. uzun zaman oldu ve 12 Ayı geçti. Artık miyadını doldurduğu için gidiyor...
4. Kalyon Asetonsuz oje temizleyici. Asetonsuz olduğu halde memnun kalmadım bu oje çıkarıcıdan. Ojeyi zor çıkarıyor ve de ellerimi yani tırnak kenarlarımı beyaz beyaz yapıp kurutuyor. Bir süre böyle kalıyor.Ojeyi çıkardıktan sonra ellerime verdiği hissi sevmedim. Bu yüzden gidiyor..
5. Garnier Saf&temiz makyaj temizleme jeli. Makyaj temizleme jel ve sütlerini sevemedim ben. Önce bunu sür çıkar sonra suyla yıka filan... zor geliyor. Durulanmayan su olanları daha çok seviyorum. Yine de bu şişeyi bayağı kullandım. Ama artık yeter. Kullanım süresi dolmak üzere ve muhtemelen bu süreyi geçecekti bitirmeye kalksam..
6. Flormar Pretty Compact Blush-on ikili allık. Bu allığı iki sene önce nasıl ve neden aldığımı hatırlamıyorum. Ama iki senedir benimle. Belki kardeşime veririrm diye tutuyordum. Ama o da başka bir allık kullanıyormuş artık. Bir de bu ikili allık yüzde kirlenmiş rengi veriyor. Bir de çift renk olduğu için çok homojen dağılmıyor. O yüzden gidiyor.
7. OLAY yüz için nemlendirici kremi. Çok memnundum. Emilimi ve kokusu güzel. Mutlaka tekrar alıcam. Ama 12 ayı geçti alalı. O yüzden bitirmek istemiyorum.  Bu konuda çok hassasım..
8. wet n wild simli far. Hiç memnun kalmadım. gözün üzerinde kalıp gibi duruyor. Mum gibi. Tavsiye etmiyorum. Görünüşüne bakıp aldanmayın..
9. RIMMEL LONDON Santa Rose Allık. Bu allığın rengi ve sürümü çok güzel. Bitmek üzere artık kenarlarında kaldı kullanmak zor oluyor.  Ayrıca elimde yeni bir allığım var o yüzden de atıyorum.
10. Gabrini Multivitaminli Oje. Mavi 111, Fuşya ya da mor 349, Kırmızı 327 numara. Gabrinin ojelerini beğeniyorum. Pembe olan oje ise bir şeyin yanında promosyondu. Julian ın 410 numarası. Ama hiç sevmedim. Sadece bir kere sürdüm ve atıyorum..
11. OLAY gentle cleansers Temizleyici ve Canlandırıcı Yüz yıkama jeli.  Yüzümü kuruttuğu için sık kullanamadım ve uzun süredir de bitmedi o yüzden atıyorum.. 

6 Aralık 2014 Cumartesi

Öğretmenler gününde el emeği göz nurları...



Öğretmenler günü için Heybeliada İlkokulu' ndaki öğretmen arkadaşlarım için ve ilk öğretmenlik yılımın ilk öğretmenlik günüm için hepsine birer küçük hediye yapmaya karar verdim. Daha önce de kendime yaptığım kitap ayraçlarından yaptım. Yaklaşık bir hafta kala başladım, her gün birtanesini yaptım. Ama bir süredir bilgisayarımda sorun vardı ve kullanamıyordum. Fotoğrafları da zor kurtardık. Biraz geç paylaşıyorum. Ve bloğuma kaldığım yerden devam ediyorum.

 Genelde kendi tarzlarına karakterlerine uyabilecek renk ve desen seçtim. 
Tek renk yapmamın ve basit örnekler yapmamın sebebi de arkasından çok fazla ip çıkıntıları olmasın ve kalın olmasın diye...

Bence güzel oldular. Çam sakızı çoban armağanı. Kendi yaptığım şeyleri hediye etmek çok hoşuma gidiyo. Ben en çok emek verilen hediyeleri severim. El yapımı... Maddi değeri az manevi değeri fazla olan. 

                    

Bunlar da çocuklarla Öğretmenler günü etkinliğimiz olan çiçek buketlerimiz. Çocuklar için biraz zor geldiği için iki güne sarktı. Ama çok da güzel oldular. 24 Kasım'da ben ve müdürümüz de dahil olmak üzere öğretmenlerimizin sınıflarına girerek ve çocuklarla çiçek buketlerimizi tek tek hediye ettik.


Bunların dışında sınıf velilerimin bana aldığı, Adalar Belediyesinin gönderdiği, diğer okul öncesi öğretmenimizin aldığı ve yardımcı personelimizin verdiği çeşitli hediyeler var tabi ki ama, manevi değerlerinin yanında maddi değerleri de olduğu için fotoğraflarını buraya veya facebook'a koymayı uygun bulmuyorum... Ama hepsine çok teşekkür ederim.




27 Ekim 2014 Pazartesi

Film Önerisi: Grease


                         

Geçenlerde ablamlarda 3 kız kardeş oturduk, uzun zamandır merak ettiğimiz müzikal olan ''Grease'' filmini izledik. 

 Daha önce videolarını izlemiştim, sadece dans ettikleri kısımları. ama tamamını izleyince bayıldım... Tam kız kıza izlenecek film.


 Film 1950 leri anlattığı için kıyafetler arabalar çok komik. Vintage ve country tarzları çok hoş. 

  Filmde John Travolta nın oyunculuğu çok iyiydi bence... Diğerlerinin biraz daha amatör geldi bana.


  Bir de filmin müzikleri....zaten klasikleşmiş bilinen şarkılar. Ayrıca da film müzikal bir film ve müzikleriyle meşhur zaten... ''Summer Times'' ve ''Grease''  şarkıları favorim.

      Bizde de bir Grease uyarlaması yapmışlardı bir kaç yıl önce. Kıvanç Talıtuğ canlandırmıştı, bir defilede veya ödül töreninde olabilir. Tam hatırlamıyorum...Performansından pek emin değilim ama bizim jönümüzün daha yakışıklı olduğu kesin :-) Merak edenler buradan izleyebilir...

  
İyi seyirler. Hoşçakalın...



20 Ekim 2014 Pazartesi

Etamin panom, kitap ayracım ve telefon kılıfım


Uzun zamandır bitmiş halde duran panomun kenarlarını maviş maviş süsledim. Ben çok sevdim sizce nasıl olmuş?    
                     



Yatak odasında yerini aldı bile. Şu an elimde  bitmek üzere olan baykuşlu pano var onun da kenarını dantelle kaplıcam. 

Bunlar da kesemin iki tarafının görünümü. Bir yüzü kalpli, diğer yüzü kelebekli. Bu keseyi telefon kılıfı olarak kullanıyorum.


           



Bu da kitap ayracım... Örnek ''pinterest''ten.


Kitap ayracını da yaparken olur mu diye emin değildim, çünkü arkasındaki ipler kötü duracağı için bir parça etaminden arkaya da koydum, doğal olarak çok kalın oldu ve pvc kaplatmak zor oldu. zaten bir sürü pvc ve ozalitçi gezdim, olmaz dediler, (doğru mu yazdım bilmiyorum ama ''ozalitçi'' olarak) makineyi bozar dediler, ama inat ettim ve Kadıköy'de bi yere denettirdim, artık olduğu kadar dedim.


 Vee sonuç, kenarlarında boşluklar kaldı tabii, ve de örnek bozuldu, makine çok baskı yaptığından balıklar kendinden geçti:-)  Neyse ben yine de sevdim, el emeği göz nuru bu olsa gerek, son zamanlarda hep bununla okuyorum kitaplarımı, hatta kardeşim ve ablamdan sipariş bile aldım. Hediye olacak tabii:-) Şimdi onlara örnek ve renk seçip başlayacağım hadi bana kolay gelsin...

9 Ekim 2014 Perşembe

Heybeliada'ya Atandım.!!!



Eylül'ün 19 unda öğretmen atamaları sonucu belli oldu veee ben İstanbul/Adalar ilçesi Heybeliada İlkokuluna Okul Öncesi Öğretmeni olarak atandım! Hem de ilk tercihimdi... Puanım 86, sıralamam da 196 idi.  Yani emeğimin karşılığını gani gani aldım. Allah isteyen ve kpss ye hazırlanan her öğretmen adayı arkadaşıma nasip etsin. Önce Marmara Üniversitesi sonra da İstanbul'da adaya atanmak...inşallah limitimi doldurmamışımdır hayatımdaki güzelliklere:-)

Ben zaten uzun süredir öğretmendim, daha doğrusu öyle sayılırım çünkü ara sıra öğretmenlik yaptım, özel ders vermek, ücretli öğretmenlik yapmak gibi. Ama artık kadrolu öğretmenim. Ve Heybeliada'nın tek okulöncesi öğretmeniyim. Uzun zamandır ilk kez ilk atamada açılmış adadan kontenjan ve bir tane... Yani benim şansıma. İstanbul'da yaşadığımız için evet İstanbul' u istiyordum ama  diğer tercihlere başka iller de yazmıştık. İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu dan okullar da vardı. İlk birkaç tercihim de İstanbuldu. Hiç beklemiyordum... İyi oldu güzel oldu...


Tabi insanın aklına nasıl gidip geleceğim diye bi endişe düşüyor. Araya bayram girdi ama 2-3 haftadır gidip geliyorum. Önce bir otobüsle Bostancı İskeleye gidip ordan Adalar vapuruna biniyorum. Yukarıdaki Heybeliada iskelesi. Yani toplamda gidişim bir saati azıcık geçiyor... Erken kalkmak zor geliyor. Ona alışamadım daha. Her sabah işkence çekiyorum..:-)

Artık o boş günlerimi ve hobi dolu saatlerimi çok özlüyorum. Elimden geldiğince devam edeceğim tabi... Bu postu da çok fazla geciktirdim...  Eh yeni ve yoğun bir çalışma hayatına adapte olmaya çalışıyorum...:-)

İstanbul'da oturan ve gelip gezenler bilirler..Heybeliada, İstanbul'un dört adasından biri. Öğrendiğime göre ikinci büyük adası. Büyükada'dan sonra. Burgazada ve Kınalıada biraz daha küçük ve kendi halinde. Tabiki en güzeli Büyükada, şu meşhur Dudaktan Kalbe dizisinin de çekildiği o güzelim konaklarıyla, ama Heybeliada'nın da aşağı kalır yanı yok... İkisi birbirine çok benziyor. 

Şimdilik fotoğraflar internetten alıntı. Ama kendiği çektiklerimizden de paylaşacağım. Tabii atandığımı öğrendiğimiz gibi kalkıp gezmeye ve görmeye gittik. Bol bol da fotoğraf çekindik. Şuan teknik bir sorun yüzünden paylaşamıyorum:-)))  Ada paylaşımlarında görüşmek üzere. Ayrıca burdan şu şarkıyı gönderiyorum. Bu postu okuyan herkese gelsin:

''Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et şadiye başın için''                Hoşçakalın!