14 Aralık 2014 Pazar

Bitenler, Çöpe gidenler #2

 Yine biten ve kullanmayı bırakıp çöpe gidecek olan ürünlerim birikti. Yine her zamanki gibi makyaj ürünlerinden çok cilt temizliği, krem vs. olanlar.. Çünkü günlük hayatta çok fazla makyaj yapan bir insan değilim. Sadece rimel allık lip balm ile çıkıyorum hatta bazen. O yüzden benim makyaj malzemelerim uzun süre gidiyor, kullanım süresini aştığı için atıyorum genelde bittiği için değil..
                                                   

Yukardaki fotoğraftakilerden başlarsak...

BİTENLER
1. İntense AUTUMN FEELİNG duş jeli ( Bunu bana ablam vermişti. Yurt dışından gelmiş. Rengi pembe ve çok tatlı, kokusu da parfümlü olduğu için çok güzeldi. Tavsiye ederim ama Türkiye'de satıldığını hiç görmedim. Belki internet alışverişi olabilir.)
2.Nivea  Micellar Makyaj Temizleme suyu. (Benim makyaj temizleme ürünlerinden en çok sevdiğim marka Nivea dır. Bu temizleme sularını da seviyorum kremler sütler gibi yağlı hissi uyandırmıyo. Kullanışlı. Ürünü tavsiye ederim.Cildi de kurutmuyor. Nemlendiricili)
3.Palmolive Thermal Spa  ( Cilt yenileyici Hindistan cevizli duş jeli)
4.Gratis'e özel kendi ürünü. La ligne deodorant. Hem diğer deodorantlardan farklı olarak 200 ml. hem de çok ucuz. 3.5 tl miydi 3.95 tl miydi neydi... Tavsiye ederim. Bu bendeki soft&pearl kokusuydu. Çok güzeldi..
5.Rexona uzun süreli koruma sağlayan deodorant. Pudralı olmasına rağmen çok rahatsız etmedi. Ayrıca uzun süreli kuruluk sağladı... Ama yine de roll-on ları daha çok seviyorum..
6.Nivea AQUA Sensation Yüz Temizleme jeli. Bu ürünü defalarca kullandım. Bu kaçıncı şişe bilmiyorum. Çok memnun kaldım. Cildim çok hassas ve karma ve çok kuru olduğu için çeşit çeşit cilt ürününü deniyorum. Bu ürün memnun kaldıklarımdan. Ama şimdilik başka bir ürünü tercih ediyorum. Onu da blogda paylaşıcam.
7. Parmex aseton. Zaten birçoğunun iyi bildiği bir ürün. Ojeyi çıkartması birçok markaya göre çok rahat. parfümlü olması da güzel.  Ayrıca da elleri fazla kurutmuyor.
8. Schwarzkopf GLİSS şampuan. (Boyalı ve röfleli saçlar için. Sıvılaştırılmış keratin içeren ve onarıcı serumlu. Bu şampuanı aslında bi seyahate gittiğimde kendi şampuanımı unuttuğum için almıştım. Bence fena değil.)
9. CACHAREL NOA EDT Severek kullandım bu parfümü. Terkrar alabilirim. Bu boyu 30 ml olduğu için çantada rahat taşınıyo. Çiçek-baharat-beyaz misk-kahve gibi geniş koku karışımından oluşan, kışın rahatlıkla kullanılabilecek bir koku.
10. Rebul jasmine parfümlü kolonya. Rebul un kolonyalarını seviyorum. Bu küçük boyu da çantamda taşıyorum. Arada ferahlatmak için ideal. Bu seferki yaseminli olanıydı.
11. Lanvin parfümlü vücut losyonu. Thy ile seyahat edenler bilir. Orada verilen paketlerin içinden çıkıyor. Hala var mı bilmiyorum. Ama çok akışkan ve kolay emilen bir krem. bu minik boyun büyük boyunu almayı düşünüyorum. Çok memnun kaldım.
12. Flormar Spider Lash mascara. Örümcek etkisi ismini hakediyor. Çok beğenerek kullandım. Kirpikleri uzun gösteriyor. Ben her zaman iki maskara kullanırım. Yani şöyle önce uzatıcı bir tane sürerim üzerine volum verici sürerim...   Biri mutlaka ya Avon shock maskara olur ya da bu flormar spider lash olur. Diğeri daha değişken olur.
13.Nivea invisible black&white beyaz ve sarı leke yapmayan roll on.  Hala denemeyen varsa mutlaka bu ürünü deneyin. çok farkediyo. %100 leke yapmıyo diyemem ama kesinlikle bu konuda daha rahat kullanılan bir roll on.
14. Naomi Campbell vücut losyonu. Promosyon bir üründü. Genelde ben böyle etkisini bilmediğim tanımadığım kremleri ayaklarıma sürerim. Yada saç boyarken alnıma enseme filan sürerim boya bulaşmasın diye. Bunu da o şekillerde kullandım.
15. Bepanthol vücut losyonu. Bu losyonu banyoda kullandım. Ürünlerimin bir kısmı banyoda duş kabininin içindedir. Duş sonrası vücuduma kullandım. Dirsek boyun diz kapağı ayak altı gibi kısımlara sürdüm. Üşenmediğimde ise tüm vücuduma sürdüm. Nedense bilmem bu markaya çok güveniyorum. Yılların klasikleşmiş markası olduğu için heralde daha bir içim rahat kullanıyorum. Tıpkı nivea gibi. O yüzden bu iki marka olmazsa olmazlarımdandır.
16. Loreal Elseve onarıcı yapılandıcı saç bakım spreyi. Krem diyor ama sprey gibi sıkılarak kullanılıyor. bu bakımdan kullanışlı. Devamlı saç boyadığımdan ara ara böyle saç bakım ürünleri kullanırım..
17. Excipial Hydro ( Yine bir vazgeçilmezim olan ürün. Bu kremi daha çok yüzüme kullanıyorum. Daha önceki bitenler postumda da paylaşmıştım. Bu seferki de ''hydro'' yani su bazlı olanından. Ama artık kış geldiği için ''lipido'' yani yağ bazlı olanından alabilirim... Eczanelerde satılıyor. Reçetesiz alınabilirliği var. Kozmetik reyonlarında veya parfümerilerde bulamazsınız. Bu yüzden güvenle kullandığım sevdiğim bir marka. Hatta cilt doktorları bile yazabiliyor hastalarına..
18. Burberry Brit vücut losyone. Burberry parfümüyle birlikte aynı pakette satılan bir ürün. Parfümü alan ablam bu losyonunu bana vermişti. Yine aynı şekilde banyo sonrası kremlenirken kullandım. Kokusu güzel emilimi iyi..
19. Papilion ıslak mendil. En sevdiğim ıslak mendil. Evde hariçten kullandığım ıslak mendil de bu, aynamın önünde duran makyaj yaparken veya elime yüzüme gerektiğinde sürdüğüm ıslak mendil de bu. Alkolsüz ve parabensiz olması, 5.5 ph değerinde olması, mendillerinin yumuşak ve büyük olması ve de kokusunun diğer ıslak mendiller gibi rahatsız edici olmaması sebep. Evet kokusu çok güzel. Çıkarıp biyeri sildiğim zaman oda kokusu gibi hoş bir koku salıyor eve... Tavsiye ederim.



ÇÖPE GİDENLER
1. Nivea İnvisible Black&White Anti-Transpirant. Roll on olmadığı için sabunsu hali bir süre sonra dökülmeye başlıyor bu ürünlerin. Zaten koptu ve sürerken çıkıp düşüyor. O yüzden çöpe gidiyor. Yani memnun olmadığımdan değil.
2.The Body Shop ürünü olan Watermelon Pasteque vücut losyonu. Hem çok fazla vücut losyonum var, hem kokusu kavunlu olduğu için sevemedim hem de uzun süredir benimle yani kullanım süresini aştı...o yüzden gidiyor..
3.OLAY gentle cleansers tonik. Aslında Olay in ürünlerini severim ama bu tonik cildimi kurutuyordu. Hep erteledim kullanmayı. Çok nadir aralıklarda kullandım. uzun zaman oldu ve 12 Ayı geçti. Artık miyadını doldurduğu için gidiyor...
4. Kalyon Asetonsuz oje temizleyici. Asetonsuz olduğu halde memnun kalmadım bu oje çıkarıcıdan. Ojeyi zor çıkarıyor ve de ellerimi yani tırnak kenarlarımı beyaz beyaz yapıp kurutuyor. Bir süre böyle kalıyor.Ojeyi çıkardıktan sonra ellerime verdiği hissi sevmedim. Bu yüzden gidiyor..
5. Garnier Saf&temiz makyaj temizleme jeli. Makyaj temizleme jel ve sütlerini sevemedim ben. Önce bunu sür çıkar sonra suyla yıka filan... zor geliyor. Durulanmayan su olanları daha çok seviyorum. Yine de bu şişeyi bayağı kullandım. Ama artık yeter. Kullanım süresi dolmak üzere ve muhtemelen bu süreyi geçecekti bitirmeye kalksam..
6. Flormar Pretty Compact Blush-on ikili allık. Bu allığı iki sene önce nasıl ve neden aldığımı hatırlamıyorum. Ama iki senedir benimle. Belki kardeşime veririrm diye tutuyordum. Ama o da başka bir allık kullanıyormuş artık. Bir de bu ikili allık yüzde kirlenmiş rengi veriyor. Bir de çift renk olduğu için çok homojen dağılmıyor. O yüzden gidiyor.
7. OLAY yüz için nemlendirici kremi. Çok memnundum. Emilimi ve kokusu güzel. Mutlaka tekrar alıcam. Ama 12 ayı geçti alalı. O yüzden bitirmek istemiyorum.  Bu konuda çok hassasım..
8. wet n wild simli far. Hiç memnun kalmadım. gözün üzerinde kalıp gibi duruyor. Mum gibi. Tavsiye etmiyorum. Görünüşüne bakıp aldanmayın..
9. RIMMEL LONDON Santa Rose Allık. Bu allığın rengi ve sürümü çok güzel. Bitmek üzere artık kenarlarında kaldı kullanmak zor oluyor.  Ayrıca elimde yeni bir allığım var o yüzden de atıyorum.
10. Gabrini Multivitaminli Oje. Mavi 111, Fuşya ya da mor 349, Kırmızı 327 numara. Gabrinin ojelerini beğeniyorum. Pembe olan oje ise bir şeyin yanında promosyondu. Julian ın 410 numarası. Ama hiç sevmedim. Sadece bir kere sürdüm ve atıyorum..
11. OLAY gentle cleansers Temizleyici ve Canlandırıcı Yüz yıkama jeli.  Yüzümü kuruttuğu için sık kullanamadım ve uzun süredir de bitmedi o yüzden atıyorum.. 

6 Aralık 2014 Cumartesi

Öğretmenler gününde el emeği göz nurları...



Öğretmenler günü için Heybeliada İlkokulu' ndaki öğretmen arkadaşlarım için ve ilk öğretmenlik yılımın ilk öğretmenlik günüm için hepsine birer küçük hediye yapmaya karar verdim. Daha önce de kendime yaptığım kitap ayraçlarından yaptım. Yaklaşık bir hafta kala başladım, her gün birtanesini yaptım. Ama bir süredir bilgisayarımda sorun vardı ve kullanamıyordum. Fotoğrafları da zor kurtardık. Biraz geç paylaşıyorum. Ve bloğuma kaldığım yerden devam ediyorum.

 Genelde kendi tarzlarına karakterlerine uyabilecek renk ve desen seçtim. 
Tek renk yapmamın ve basit örnekler yapmamın sebebi de arkasından çok fazla ip çıkıntıları olmasın ve kalın olmasın diye...

Bence güzel oldular. Çam sakızı çoban armağanı. Kendi yaptığım şeyleri hediye etmek çok hoşuma gidiyo. Ben en çok emek verilen hediyeleri severim. El yapımı... Maddi değeri az manevi değeri fazla olan. 

                    

Bunlar da çocuklarla Öğretmenler günü etkinliğimiz olan çiçek buketlerimiz. Çocuklar için biraz zor geldiği için iki güne sarktı. Ama çok da güzel oldular. 24 Kasım'da ben ve müdürümüz de dahil olmak üzere öğretmenlerimizin sınıflarına girerek ve çocuklarla çiçek buketlerimizi tek tek hediye ettik.


Bunların dışında sınıf velilerimin bana aldığı, Adalar Belediyesinin gönderdiği, diğer okul öncesi öğretmenimizin aldığı ve yardımcı personelimizin verdiği çeşitli hediyeler var tabi ki ama, manevi değerlerinin yanında maddi değerleri de olduğu için fotoğraflarını buraya veya facebook'a koymayı uygun bulmuyorum... Ama hepsine çok teşekkür ederim.




27 Ekim 2014 Pazartesi

Film Önerisi: Grease


                         

Geçenlerde ablamlarda 3 kız kardeş oturduk, uzun zamandır merak ettiğimiz müzikal olan ''Grease'' filmini izledik. 

 Daha önce videolarını izlemiştim, sadece dans ettikleri kısımları. ama tamamını izleyince bayıldım... Tam kız kıza izlenecek film.


 Film 1950 leri anlattığı için kıyafetler arabalar çok komik. Vintage ve country tarzları çok hoş. 

  Filmde John Travolta nın oyunculuğu çok iyiydi bence... Diğerlerinin biraz daha amatör geldi bana.


  Bir de filmin müzikleri....zaten klasikleşmiş bilinen şarkılar. Ayrıca da film müzikal bir film ve müzikleriyle meşhur zaten... ''Summer Times'' ve ''Grease''  şarkıları favorim.

      Bizde de bir Grease uyarlaması yapmışlardı bir kaç yıl önce. Kıvanç Talıtuğ canlandırmıştı, bir defilede veya ödül töreninde olabilir. Tam hatırlamıyorum...Performansından pek emin değilim ama bizim jönümüzün daha yakışıklı olduğu kesin :-) Merak edenler buradan izleyebilir...

  
İyi seyirler. Hoşçakalın...



20 Ekim 2014 Pazartesi

Etamin panom, kitap ayracım ve telefon kılıfım


Uzun zamandır bitmiş halde duran panomun kenarlarını maviş maviş süsledim. Ben çok sevdim sizce nasıl olmuş?    
                     



Yatak odasında yerini aldı bile. Şu an elimde  bitmek üzere olan baykuşlu pano var onun da kenarını dantelle kaplıcam. 

Bunlar da kesemin iki tarafının görünümü. Bir yüzü kalpli, diğer yüzü kelebekli. Bu keseyi telefon kılıfı olarak kullanıyorum.


           



Bu da kitap ayracım... Örnek ''pinterest''ten.


Kitap ayracını da yaparken olur mu diye emin değildim, çünkü arkasındaki ipler kötü duracağı için bir parça etaminden arkaya da koydum, doğal olarak çok kalın oldu ve pvc kaplatmak zor oldu. zaten bir sürü pvc ve ozalitçi gezdim, olmaz dediler, (doğru mu yazdım bilmiyorum ama ''ozalitçi'' olarak) makineyi bozar dediler, ama inat ettim ve Kadıköy'de bi yere denettirdim, artık olduğu kadar dedim.


 Vee sonuç, kenarlarında boşluklar kaldı tabii, ve de örnek bozuldu, makine çok baskı yaptığından balıklar kendinden geçti:-)  Neyse ben yine de sevdim, el emeği göz nuru bu olsa gerek, son zamanlarda hep bununla okuyorum kitaplarımı, hatta kardeşim ve ablamdan sipariş bile aldım. Hediye olacak tabii:-) Şimdi onlara örnek ve renk seçip başlayacağım hadi bana kolay gelsin...

9 Ekim 2014 Perşembe

Heybeliada'ya Atandım.!!!



Eylül'ün 19 unda öğretmen atamaları sonucu belli oldu veee ben İstanbul/Adalar ilçesi Heybeliada İlkokuluna Okul Öncesi Öğretmeni olarak atandım! Hem de ilk tercihimdi... Puanım 86, sıralamam da 196 idi.  Yani emeğimin karşılığını gani gani aldım. Allah isteyen ve kpss ye hazırlanan her öğretmen adayı arkadaşıma nasip etsin. Önce Marmara Üniversitesi sonra da İstanbul'da adaya atanmak...inşallah limitimi doldurmamışımdır hayatımdaki güzelliklere:-)

Ben zaten uzun süredir öğretmendim, daha doğrusu öyle sayılırım çünkü ara sıra öğretmenlik yaptım, özel ders vermek, ücretli öğretmenlik yapmak gibi. Ama artık kadrolu öğretmenim. Ve Heybeliada'nın tek okulöncesi öğretmeniyim. Uzun zamandır ilk kez ilk atamada açılmış adadan kontenjan ve bir tane... Yani benim şansıma. İstanbul'da yaşadığımız için evet İstanbul' u istiyordum ama  diğer tercihlere başka iller de yazmıştık. İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu dan okullar da vardı. İlk birkaç tercihim de İstanbuldu. Hiç beklemiyordum... İyi oldu güzel oldu...


Tabi insanın aklına nasıl gidip geleceğim diye bi endişe düşüyor. Araya bayram girdi ama 2-3 haftadır gidip geliyorum. Önce bir otobüsle Bostancı İskeleye gidip ordan Adalar vapuruna biniyorum. Yukarıdaki Heybeliada iskelesi. Yani toplamda gidişim bir saati azıcık geçiyor... Erken kalkmak zor geliyor. Ona alışamadım daha. Her sabah işkence çekiyorum..:-)

Artık o boş günlerimi ve hobi dolu saatlerimi çok özlüyorum. Elimden geldiğince devam edeceğim tabi... Bu postu da çok fazla geciktirdim...  Eh yeni ve yoğun bir çalışma hayatına adapte olmaya çalışıyorum...:-)

İstanbul'da oturan ve gelip gezenler bilirler..Heybeliada, İstanbul'un dört adasından biri. Öğrendiğime göre ikinci büyük adası. Büyükada'dan sonra. Burgazada ve Kınalıada biraz daha küçük ve kendi halinde. Tabiki en güzeli Büyükada, şu meşhur Dudaktan Kalbe dizisinin de çekildiği o güzelim konaklarıyla, ama Heybeliada'nın da aşağı kalır yanı yok... İkisi birbirine çok benziyor. 

Şimdilik fotoğraflar internetten alıntı. Ama kendiği çektiklerimizden de paylaşacağım. Tabii atandığımı öğrendiğimiz gibi kalkıp gezmeye ve görmeye gittik. Bol bol da fotoğraf çekindik. Şuan teknik bir sorun yüzünden paylaşamıyorum:-)))  Ada paylaşımlarında görüşmek üzere. Ayrıca burdan şu şarkıyı gönderiyorum. Bu postu okuyan herkese gelsin:

''Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et şadiye başın için''                Hoşçakalın!







28 Eylül 2014 Pazar

Craft Partimiz... ''Handmade Postcards''





                           
Ablamların alt katında Amerikalı komşuları var... Bethany ve Matt. İki de küçük kızları var.vOnların özel günlerde kartpostal gönderme gelenekleri devam ediyor... Ayrıca Bethany craft yapmayı seven, hobileri olan biri. Muhteşem Scrapbook ları var. Sınıf öğretmeniymiş aslında Türkiye'ye gelmeden önce. 
 Neyse... Geçen gün yine el yapımı kartpostal yapacaktı ve biz de katılmaya karar verdik. Ben, ablam ve Bethany birlikte yaptık. Daha doğrusu önce Bethany'i izledik ve onunkileri model alarak biz de yaptık. 
                                                                              
                              

Bethany'nin o kadar güzel ve çok malzemesi var ki... Desenli kartonlar, scrapbook kağıtları, stickerlar, mühürler, sharpie kalemler, makaslar...vs. Tabi hepsi Amerika'dan ve malesef Türkiye bu konuda çok geriden geliyor... 

                              

Bayıldığım mühürler... Mutlaka ben de almalıyım...:-)


 Hatta ''cricket makinesi'' bile vardı. Yazılışını doğru mu yazdım bilmiyorum ama bir çeşit yazı makinesi. Şekilli, doodle tarzı yazılar çıkarıyor...ve onları sticker gibi yapıştırıyorsun.. Aşağıdaki resimdeki gibi bişey. Bilgisayar yazıcısına benziyor...





Ve işte ben... Konsantre olmuşum kartpostal yapıyorum... 
Bethany bize geleceğiz diye kek, meyvelerve soslu patlamış mısır hazırlamış sağolsun. Ama o kadar çok kaptırdık ki kendimizi ablamla...o kadar hoşumuza gitti ki, şahsen ben kırtasiye ve handmade varsa yatıya bile giden bir insan olarak, o yiyeceklere dokunmaya bile vakit ayırmadık...:-)





Ben ilk olarak aşağıda da görüldüğü gibi mor renkli yaptım. Palyaço deseni ve minik stickerlarla süsledim. Bunu kendime yaptım:-) 


 Bu da kartpostalımın içi. Yazı yazılan kısmı:-)


 Bunu kimseye göndermeyeceğim. Bu geceden hatıra kalsın...


 Sonra bir de sarı, ralli temalı eşim için bir kart yaptım. Bir gün evde olmadığım zaman ona bu kartla güzel bir not bırakabilirim mesela. Aşkım formula-1 hastasıdır da...

Bir tane de kardeşim Meyra için yaptım. Konya'da okuyor. Pembe renkli ve Pandalı...en sevdiği şeylerden....ona göndereceğim.... Yılbaşı veya doğumgününde hediyenin yanına koyarım.

Bir tane de Bethany'nin büyük kızı olan Tita' ya yaptım. Çünkü bir süre o da bizim yanımızdaydı ve bizi izledi. Daha sonra uyku vakti geldiği için uyudu. Ben de ona da bir tane yeşil renkli ve güneş temalı bir kart yapıp Bethany'ye Tita'nın yastığının yanına koyması için verdim. Sabah uyandığında görsün ve mutlu olsun diye... Küçük kızı Anna biz geldiğimizde zaten uyuyordu ve çok küçük olduğu için anlamayacaktır zaten... 

İşte bu Tita! Bembeyaz ve sarışın..tam bir Amerikalı:-)  


İşte bunlar da kartpostallarımızın hepsi... çok güzel bir geceydi terapi gibi geldi... hiç kalkasımız gelmedi... En yakın zamanda tekrarlamak istiyoruz. Tavsiye ederim..:-)













21 Eylül 2014 Pazar

Okuma hallerim... #1

''HAYATINIZI BAŞKA BİR İNSANIN BEDENİNDE YAŞASAYDINIZ...''
                                                      ''Kayboluş''   ''Ken Grimwood''




Uzun zaman oldu bu kitaba başlayalı, yazın başında hatta Hazirandı, sonra bir süre elimden bırakmıştım başka kitaplarla karşılaşıp pabucunu dama atttım:) Şimdi ise Eylül ayında tekrar elime alıyorum. Bitirmek üzere...



''Ken Grimwood'' un ilk okuduğum kitabı bu. Daha doğrusu ilk başladığım.  Konusu ilgimi çekti, ama anlatımı hiç akmadı. Sürüklemedi beni. Belki kaldığım yerden sonrası daha bir heycanlandırır. Belki de asıl bomba sonlardadır. Bitirdiğimde eğer tatmin olursam  aynı yazarın ''Sil Baştan'' ını da okumak isterim. Malesef bu yaz benim için kitap okuma konusunda pek de verimli geçmedi. Ama bu sonbaharda telafi etmek istiyorum. 
  
Bu arada resimdeki çarpı işi, ilk defa denediğim kitap ayracım. Daha önceki postlarımda bahsetmiştim. Bitmiş halini ve diğer işlerimi burada paylaşacağım..




Kitap konusu: Epilepsi tedavisi gören bir genç kızın beynine yerleştirilen bir takım elektrotlar... Bu elektrotlar krizlerini kontrol altında tutsa da kendisini ona ait olmayan bir hayatın içinde bulması. Şimdiki ve önceki hayatı arasındaki geçişlerde bocalamalar... Kendisini daha mutlu hissettiği yeni bedenin ve hayatın ona hazırladığı korkunç oyun...

Bu ilgi çekici hikayeyi, hüsrana uğramadan, kelimeler arasında boğulmadan, zevkle okumak dileğiyle...

HOŞÇAKALIN...KİTAPLA KALIN... İYİ OKUMALAR...




17 Eylül 2014 Çarşamba

Minik İkea alışverişim ve yeni kanaviçe işlerim...

                                           

İkea evimize çok yakın olduğu için ara sıra gider ufak tefek şeyler alırım... Gezmek bile hoşuna gidiyor insanın... Bu ciciler de kardeşimle gittiğimizde alğım şeyler... 


Hepsi birlikte çok alakasız dursalar da işe yarar şeyler olduğu kesin. Kırtasiye reyonundan da bişeyler aldım bu sefer. 


Şu renk renk kağıt bardaklara bayıldım. Kullanmaya kıyılmaz ki bunlara:) Okul öncesi öğretmeni olunca tabi insan daha bir ilgi duyuyor böyle hayvan figürlü renkli resimli şeylere...


Bu ataçları da sevdim. Kitap ayracı olarak da kullanılabilir...  Defterlerden büyük ve pembe olanı kardeşime, küçük beyaz not defterini de kendime aldım. 
Henüz ne için kullanacağımı belirlemedim. Konuşma balonu 
 şeklindeki postitleri de günlüğümde (junk journalımda) kullanacağım...


Bunlar da mutfak için. Ortadakini kupa standı yapıcam sanırım. Yada tuvalet aynamın önüne ojelerimi vs. dizerim
 Metal kaşıklıktan zaten vardı ama biraz eskimişti. Değiştireyim dedim.



Bu kapanabilen fermuarlı saklama poşetlerinden çok sık kullanıyorum. Bu sefer de aldım. Kalan bisküvi çerez vb gibi şeyler için iyi oluyor. hava almadığı için kuruyup bozulmuyolar. Çok kullanışlılar.


Hem de paketin içinde iki boy var. Büyük boyuna ablamlara giderken yaptığım kekten bile koyup götürdüm. Bayağı bişey alıyor. Küçüğüne de en çok koyduğum şey kalan çerezler...


Şu aralar yeni bir örnekle çarpı işine devam...  Bu baykuş motifi oluyor. Yine Pinterest'ten bulduğum bir örnek. Çok elime alamadığım için yavaş gitti biraz.


 Aşağıdaki yuvarlak beyaz metal kutu da İkea'dan. Üç boyu var. Geçen yıl almıştım. Uzun zaman boş boş durdular bir kenarda. Şimdi kanaviçe iplerimi ve hobi malzemelerimi filan koyuyorum.  


Bu da kitap ayracı olarak yaptığım etamin üzerine çarpı işim. Bakalım nasıl olacak... Bu balıklı model de yine Pinterestten. Bittikleri gibi burada paylaşacağım. Bu arada Pinterst hesabıma beklerim. ''Şeyma Gül Aydın'' hesabım. 







 Bu arada geçen hafta aldığım kupa kapaklarını severek kullanıyorum. Hello Kitty ve Rilakkumalı şeyleri severim.. 



Bu da İnstagram'dan, daha önceki minik İkea alışverişim. Bu tepsiyi ve desenli peçeteyi anneme hediye ettim. Konuşma balonu stickerlarını da yine günlüğümde kullanıyorum... Bir junk journal yani günlük postu da hazırlayacağım mutlaka...






O zaman İkea'dan hoşçakalın diyeyim bu sefer...:-))